Sayfiyede bir mekânı sezonlarca açık tutmak büyük meziyet. Açıldığı yıl ne kadar popüler olursa olsun, bir sonraki sezon da aynı çıtada devam ettirebilmek işletmenin kapısındaki güvenlikten mutfağa tüm ekibin başarısını gösteriyor. Isla tam böyle bir yer oldu. Dümende gece hayatının başarılı işletmecilerinden Berti Palambo ve Davut Çar var. Zaten “Yaptık, oldu” demiyor, her sene bir yenilikle başlıyorlar sezona. Bu yıl da menüde yenilikleri var.

Burası Alaçatı sörf okulları yolunda bir ‘tropikal bahçe’. Tropikal bahçe diyorum çünkü içeri girer girmez kendinizi bir adada hissediyorsunuz, Isla’nın ismi de oradan geliyor, İspanyolcada ‘ada’ demekmiş. 3 büyük badem ağacı, 20 Hindistan cevizi palmiyesi, 6 dev strelitzia, 90 muz ağacı, 160 bambu, 18 Akdeniz palmiyesi, 2 dev yuka, 70’e yakın tropik çalıyla bezeli tropik orman... Alaçatı’daki sıkışık mekânların aksine geniş, rahat ve birbirine ideal mesafedeki masalar hoşuma gitti. Güneş henüz batmadan gittim etrafın tadını çıkarayım diye, iyi ki öyle yapmışım, Çeşme’nin sıcağına rağmen mekânın avlusu esiyordu.

Menü şef Sercan Pehlivan ve şef Kaan Karagöz’ün ellerinden ve deniz ürünleri ağırlıklı. Latin Amerika mutfağından da esintiler var, Ege’den Ildır enginarı da... Başlangıçlar 640-980, sıcak atıştırmalıklar 570-1.380, salatalar 570-670, ana yemeklerse 1.240-3.130 lira arasında. Sıcak atıştırmalıklardan padrón biber ve bebek kalamar favorilerim oldu. Bence menünün alameti farikası denizden ‘linguine’ bölümü. Kararı size bırakıyorlar. Kral karidesten, Çanakkale midyeye 9 çeşit deniz mahsulünden istediğinizi makarnanıza ekletebiliyorsunuz. Kırmızı karidesin 3 tanesi 1.050, Çanakkale midyesinin 400 gramı 1250 lira. Evet, fiyatlar yüksek, doğru ama Alaçatı’daki bu düzeydeki yerlere bakıldığında normal kalıyor. Bu arada kokteyller Aydın Gürhan ve 20 kişilik bar ekibinden. İmza kokteyller 640 lira.